Merhaba! Uzun süredir yazamadığım bloguma tekrar dönüş
yaptım ve tam gaz devam etmeyi planlıyorum. İlk defa Türk bir yazarın kitabını
yorumlayacağım. Yusuf Atılgan, edebiyatımızda gerçekten önemli yeri olan bir
yazarımızdır. Onun kitabını yorumlamak ve daha çok insanın okumasını sağlamak,
Türk edebiyatını dünyaya tanıtmak gerçekten büyük bir onur olacak.
(görsel: https://t24.com.tr/k24/yazi/kacisin-izlerini-suren-bilge-yusuf-atilgan,1249)
Yazarımızın son kitabı olan Canistan’ı yazdığı sırada vefat
etmesi, kitabın sonunun biraz yarım olduğu hissiyatını uyandırıyor. Gene de okuması gayet
akıcı olan bir kitap. Konular biraz dağınık işlenmiş gibi görünüyor ama olaylar
kitabın sonuna doğru daha iyi anlaşılıyor.
Eserimizin anlatısı sondan başa doğru 3 bölümde anlatılıyor:
Duruşma, Yargıç, Tanık. Duruşma kısmında Ali ve Selim ile tanışıyoruz; ilk
kısımdan aralarının iyi olmadığı bariz. Selim ve çetesi 1921 Haziran’ında, -Mustafa
Kemal’e başkomutanlık görevinin verildiği günlerde- eskiden dost olduğu Ali ve
ailesinin yaşadığı evi basar. Ama sırf yağmalamak için değil, Ali ile
arasındaki eski bir kırgınlık yüzünden intikamını almak ister ve Ali’ye işkence
eder. Yargıç bölümünde Selim ve Ali’nin eskiden çok yakın arkadaş oldukları,
aralarının nasıl bozulduğu ve Selim’in kendi hayatına nasıl devam ettiği
anlatılıyor. Başından bir çok olay geçen Selim’in dirayetli ama bence
eğitimsizlikten kaynaklanan cehaleti anlatılmaya çalışıyor. Basit görünen
olaylarda alınganlık yapabilen ve senelerce kin tutan karakterimiz, senelerce
Ali’den apayrı bir dünyada yaşar. Ali’nin babası Osman Ağa’nın çiftliğinden, tatsız
bir olay yaşandıktan sonra kaçar ve başka çiftliklerde ne şartlarda çalıştığı
anlatılır. Olayların hepsi Manisa ve çevre köylerinde vuku buluyor. Ekonomik
durumların berbat olduğu bu dönemlerde Selim, eşiyle beraber senelerce kendi
bağını sürüyor. Eşi Esma, ölen bebeği doğurduktan sonra vefat ediyor ve Selim
bu olaylarla adeta boşluğa düşüyor. Büyük Savaş için seferberliğe çağrılıyor ve
orada Kadir’le tanışıyor. Trenle doğu cephesine giderken, Selim gitmekten
vazgeçer ve Kadir’le trenden atlayıp kaçak hayatı sürmeye başlıyorlar. Evlere
girip, insanlara silah doğrultup zorla yemek, kıyafet ve sularını kullanıyorlar.
Bir süre kimseye yakalanmadan yaşayıp, seferberlik çağrıları sona erince
rahatça gezebilmeye başlıyorlar. Bu rahatlıkları uzun sürmüyor, çünkü
Yunanlılar Manisa’ya giriyor. Selim ve onun komutasında askerler birkaç gün
çarpışıyor ve Selim en sonunda bir gece Yunanlıların koğuşunu basıp birkaç askeri
öldürüp, kendisi de vuruluyor. Üçüncü bölümümüz Tanık’ta, bu olayların çoğuna
şahitlik eden ve çeteden olan Kadir’in, Selim öldükten sonra neler yaptığı
kısaca anlatılmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder